1536 yılında yaşayanlar için dünya korkunç bir yer olabilir. İnsanların sahip olduğu inanç, değer ve ilkeleri yirminci yüzyıl gözlemcileri için anlamlandırmak zor olabilir. İngiltere toplumda ki hiyerarşi çok sıkı kurallara bağlıydı. Kişilerin giydiği giysiler onların hangi sınıftan olduğunu belirliyordu.
Hiyerarşinin tepesinde Tanrı tarafından görevlendirildiğine inanılan Kral vardı. Bu nedenle kral yönetiminde toplumun refah, istikrar, barış ve güven içinde yaşaması kutsal görev olarak görülüyordu.
On altıncı yüzyılda toplumdaki herkes biliyordu ki cennette bir Tanrı ve cehennemde bir şeytan vardı. Yaptıkları onları cennete veya cehenneme yaklaştıracağına inanılıyordu. Dünya dini terimlerle tasavvur ediliyor ve din günlük hayatın doğal döngüsü içinde önemli bir yer kaplıyordu.
VIII. Henry, 28 Haziran 1491’de Greenwich Sarayında Yorklu Elizabeth’in yedi çocuğundan biriydi. Sadece dört çocuğu hayatta kalmasına rağmen ikinci oğul olarak Henry’nin kaderinde taht yoktu.
Ağabeyi Arthur, kısa süre önce evlenip çocuk sahibi olmuştu. Mayıs 1502’de Galler yürüyüşü sırasında Arthur on beş yaşındayken ölünce, gözler aniden bir sonraki varis olan on yaşındaki Henry üzerine döndü. Arthur’un aksine kraliyet ailesinin kapalı, gözlerden uzak şımartılan ve korunan bir yaşam tarzı süren Henry tahta çıktığında yönetimle ilgili hiçbir şey bilmiyordu.
Arthur’in ölümünden bir yıl sonra Henry, ağabeyinin on yedi yaşındaki dul eşi Aragonlu Katherine ile akrabalık engelini aşmak için papalık muafiyeti alındığında on beşinci doğum gününde evlenmesi planlandı. Bu evliliğin bir koşulu olarak Katherine’nin babası İspanya Kralı Ferdinand evlilik hediyesi olarak 100.000 kron, mücevher ve madeni para vermesi kararlaştırılmasına rağmen 1505’e kadar bu hediyeler alınamadığından nikâh tarihinin süresiz ertelenme durumu ortaya çıktı. Henry kral olarak ölüm döşeğindeki babasının isteğini yerine getirmek üzere 11 Haziran 1509 tarihinde Greenwich Sarayındaki Fransisken kilisesine evlendi.
VIII. Henry, enerjik, hırslı ve fetih isteyen bir kraldı. 1512 yılında Fransa’ya savaş açtı ve 1513 yılında Thérouanne savaşı olarak adlandırılan savaşı kazandı. Bu sırada İskoçya Kralı IV. James, Fransızlarla ittifakı nedeniyle İngiltere'ye savaş ilan etti. Henry, Fransa'da oyalanırken, Katherine ve Henry'nin danışmanları bu tehditle başa çıkmak zorunda kaldılar. 9 Eylül 1513'teki Flodden Savaşı'nda İskoçlar tamamen yenildi. James ve İskoç soylularının çoğu öldürüldü. 1514 yılında Fransa ile barış müzakere edilmesine rağmen kalıcı olmadı ve 1522 yılında bir kez daha Fransa ile savaştı.
Katherine altı kez hamile kalmıştı. Düşükler, ölü doğumlar sonrasında sadece kızı Prenses Mary hayatta kalmıştı. Henry korkmuştu. Eğer kızları kraliçe olur ve başka bir kral veya prensle evlenirse bu İngiltere’nin yabancı bir gücün hâkimiyeti altında yönetileceği anlamına gelirdi. 1519 yılında Henry’nin eski metresi Elizabeth (Bessie) Blount’tan bir oğlu olmuştu. Tahtın varisini düşünen VIII. Henry, yirmi yaşından sonra Aragonlu Katherine'den boşanmaya çalıştı.
1526 yılı Paskalyasında tanıştığı Anne Boleyn’le evlenmeyi düşünüyordu. Bu nedenle 1527 yılında boşanma davası açtı. Henry Thomas Cranmer liderliğinde ilahiyat uzmanlarından oluşan bir heyet oluşturarak Katherine’den boşanma için kutsal yazıları okumaları, Avrupa üniversitelerinden konu ile ilgili bilgi toplamalarını talep etmişti. O dönemde Papa VII. Clement’in Kutsal Roma İmparatoru ve Katherine’nin yeğeni olan V. Charles ile olan ilişkisinden dolayı boşanma ile ilgili özgür karar vermeyeceğini biliyordu. Henry’nin alternatif bir stratejiye ihtiyacı vardı. 1515’de Baynard Kalesinde “Tanrının emri ve hoşgörüsüyle İngiltere krallarının üstünde Tanrı dışında hiçbir güç olmamıştır” diyordu. Bu strateji Henry fikirlerine karşı hissettiği kiliseye karşı Tanrı’nın yeryüzündeki mesh edilmiş vekili olarak 1413 yılından beri İngiltere’nin sloganı olan “Dieu et mon droit” “Tanrı ve Benim Hakkım” kuralını vurgulayarak Kilisenin Yüce Başkanı unvanının kendi hakkı olduğuna inanmaya ve başkalarını da buna inanmasını beklemeye başladı.
Bunun mantıklı sonucu Nisan 1533’de parlamentoda kabul edilen “Kısıtlama Yasası” oldu. Bu yasa ile İngiltere Krallığının imparatorluk olduğu bu nedenle Roma’ya yapılan temyiz itirazları yasaklanmaktaydı. Mayıs 1933’de Thomas Cranmer’in başkanlığında toplanan İngiliz din adamları ve Canterbury Başpiskoposu, Henry’nin Aragonlu Katherine ile birlikteliğinin geçersiz olduğunu duyurdular.
Henry aslında Anne Boleyn ie zaten evlenmişti hem de iki kez. Kasım 1532’de gizlice ve Ocak 1533’de resmi olarak. Papa, Temmuz 1533’de Henry’nin Katherine’den ayrılmasını kınadı. Ayrıca Eylül ayına kadar Katherine ile evliliğini devam ettirmezse aforoz edilmekle tehdit etti. Henry bunları görmezden geldi ve Eylül’de Anne, Elizabeth adını verdikleri sağlıklı bir kız çocuğu doğurdu.
1534 yılının başlarında parlamento kararı ile Roma’ya yapılan tüm ödemeler durduruldu ve krala piskopos atama izni verildi. Daha da önemlisi “Üstünlük Yasası” ilan edildiğinde Anglikan Kilisesi kurulmuş oldu. Yine aynı yıl kabul edilen “Veraset Yasası” ile Henry’nin Anne Boleyn ile evliliği ve bu birliktelikten olan çocukları tahtın yasal varisi olarak kabul edildi.
Üstünlük Yasasını kabul etmeyenler arasında Sir Thomas More ve Roschester piskoposu olarak yemin etmeyi reddeden John Fisher 1535 yılının başında ikisi de “İhanet Kanunu” kapsamında Londra Kulesine gönderildi. Haziran 1535’de ikisinin de kafaları vuruldu. Böylece Roma’dan ayrılık tamamlandı.
1536 arifesinde Anne Boleyn’in yıldızı yükselişteydi. VIII. Henry, gelecek için umut dolu, güçlü bir konuma sahipti. Yirmi yedi yıldır tahttaydı ve çoğu zaman aşırı derecede övülmüştü. Dowager Prensesi eski eşi Aragonlu Katherine Cambridgeshire'daki Kimbolton Şatosu’na gönderildi. Katherine’nin yeğeni Kutsal Roma İmparatoru V. Charles İngiltere’nin güvenliği için gizli de olsa sürekli bir tehditti.
1536 yılı Henry için çalkantılı olayların başladığı yıldı. 7 Ocak’ta Katherine öldü. Henry mızrak dövüşü sırasında atından düştü ve iki saat bilinçsiz bir şekilde kaldı. Katherine’nin öldüğü gün Anne düşük yaptı. Bu bir erkek bebekti. Bu olay Henry’i hayal kırıklığına uğrattı. Mart 1536’da parlamento tarafından çıkarılan ve küçük manastırların kapatılmasını öngören “Fesih Yasası” büyük yankılar uyandırdı. 1536 baharının en şok edici olayı ise Anne Boleyn’in zina yaptığı suçlamasıyla tutuklanarak yargılanması sonucunda 19 Mayıs 1536 yılında idam edilmesiydi. Anne’nin ölümüyle parlamento Henry’nin Anne ile evliliğini geçersiz ilan eden Veraset Yasasını değiştirerek kızları Elizabeth’i gayri meşru olarak kabul ettiler.
Temmuz 1536’da Thomas Cromwell’i görevlendirerek İngiltere Kilisesinin dini konulardaki doktrinini yayınladı. Bu doktrinde dini meselelerde aşırılığa gidilmeyecek, kutsal günlerin sayısı azaltılacak, manastırlar tasfiye edilecekti. Bu durum halk arasında oldukça tepki aldı ve isyanlara yol açtı. 1536 hem dış hem de iç tehditlerin olduğu, isyan, ihanet, ölüm gibi her şeyin ters gittiği bir yıl oldu.
VIII. Henry ve dini düşündüğümüzde 1530’ların başlarından itibaren Roma Kilisesinden kopuş, Anglikan Kilisesinin kurulması 1536’ya kadar parça parça gerçekleşti. Henry’nin gerçekte yaptığı bir İngiliz Katolik kilisesi kurmaktı. Kendini Anglikan Kilisesinin Yüksek Başkanı ilan eden Henry’nin kendine has dini görüşleri ve Henrician kilisesinin etkisi sonucu kilisenin teolojik yapısını şekillendirmeye başladı. Aslında bu ne tam olarak Protestan ne de Katolik inancıydı. Bu durumla bağlantılı olarak Lincolnshire ve daha birçok yerde ayaklanma başladı. Bu olaylar sonucunda Henry baskıcı ve acımasız hale geldi.
Artık papadan tamamen ayrılmış olan İngiltere Kilisesi, Roma’nın değil İngiltere’nin yönetimindeydi. 1536’dan 1537’ye kadar, Kutsal Hac olarak bilinen büyük bir kuzey ayaklanması sırasında otuz bin kişi kralın değişikliklerine isyan etti. Henry’nin hükümdar olarak otoritesine en büyük tehdit buydu. İsyanın lideri Robert Aske ve diğer iki yüz kişi idam edildi.
Otuz altı yıllık baskıcı hükümdarlığında elli yedi bin kişiyi ölüme gönderen VIII. Henry 28 Ocak 1547’de öldüğünde 55 yaşındaydı. Henry’nin, Anne Boleyn’den olan kızı I. Elizabeth’in (1558-1603) yılları arasında süren 45 yıllık hükümdarlığı sırasında İngiltere Altın Çağı yaşamıştır.
Cengiz Emik
Ankara, Ağustos 2023