Aforizmalar (Bernard Shaw)

Hayallerini gerçeklestir

Aforizmalar (Bernard Shaw)

İngiltere’de Kraliçe Viktorya (1819-1901) dönemi toplumu, on sekizinci yüzyılda başlayan Endüstri Devrimi

ile şekillenmiştir. Endüstri devrimi İngiltere’nin, dünyanın en önde gelen sanayi ve üretim ülkesi olmasını sağlamış, bunun yanında İngiliz toplumunun yaşam anlayışını, kültürünü, ekonomisini ve edebiyatını da büyük ölçüde değiştirmiştir.

Viktorya Çağının son dönemlerindeki süreçte, Almanya ve Amerika Birleşik Devletleri’nin güçlenmesine bağlı olarak İngiltere’de ekonomi düşüşe geçmiş, şehirlerdeki yoksulluk belirgin bir sorun haline gelmiştir. Bu dönemde özellikle işçi sınıf büyük sıkıntılar yaşamıştır.

1856 yılında Dublin’de dünyaya gelen George Bernard Shaw yirmi yaşında Londra’ya taşınmış, edebiyat ve müzik alanlarındaki eleştiri yazılarıyla kariyerine başlamıştır. Eleştiri yazılarındaki, İrlanda’ya özgü kıvrak zekası ve agresif tutumu ile dikkat çeken Shaw, başta roman türünde eserler verse de esas başarıyı ve ünü oyun yazarlığı ile elde etmiştir.

Shaw, eşitsizliğe ve sömürüye dayalı olan kapitalist toplum düzeninin ve bu düzenin neden olduğu fakirliğin, toplumsal gelişimi engellediğini düşünmüştür. Shaw’a göre Yaşam Gücü olgusunun bağımsız şekilde işlemesi ve toplumun üst seviyelere taşınması ancak, ekonomik özgürlüğü ve toplumsal eşitliği temel alan sosyalizm ile gerçekleşeceğine halkın daha iyi yaşam standartlarına sahip olmasının eşit gelirle sağlanacağını, bireylerin yoksulluğu ve eşitsizliği kabullenmemesi gerektiğini düşünmektedir. Shaw’a göre yoksulluğun dramatikleştirilmesi ve duygusal şekilde yüceltilmesi toplumun gelişimini engeller, insanları suça ve yozlaşmaya götürür. Bireylerin, kendilerini sömüren, kötü koşullar altında uzun saatler çalıştıran ve emeğinin karşılığını vermeyen kapitalist düzende, Viktorya Çağından kalma ‘modası geçmiş’ ideallere körü körüne bağlı kalması Shaw’un tahammül edemediği ve şiddetle eleştirdiği bir durumdur.

Shaw’a göre, devletin ve kanunların, maddi açıdan güçlü konumda olanları koruduğu, sınıf farklılığının ve eşitsizliğin egemen olduğu bir toplumda bireyler pragmatik olmak ve kendi fırsatlarını yaratmak zorundadır. Shaw, özellikle düşük gelirli işçi sınıfının daha açık fikirli olması gerektiğini, Viktorya Çağından beri kabul edilen kurallara bağlı, itaatkâr düşünce şeklinin yerini daha sorgulayıcı ve girişimci bir yapının alması gerektiğini düşünür. Shaw, belli konularda toplumun genelinde kabul gören ‘günah’, ‘yanlış’ ve ‘yasak’ kavramlarının yeniden gözden geçirilmesi gerektiğini savunur. Shaw’a göre bireylerin açlık ve sefalet içinde yaşarken devletin ve kilisenin getirdiği kuralları sorgulamadan kabul etmesi, toplumun etik-ahlaki normlarına karşı çıkmayıp güçlü olanların oluşturduğu düzende ezilmeyi yaşam şekli olarak benimsemesi yanlıştır; bunun yerine bireyler, yoksulluktan kurtulmalarını sağlayacak kendi doğrularına ve yanlışlarına göre hayatlarını şekillendirmelidir.

Yazar, Major Barbara’da, yoksulluğu kabullenen, duygusal ve gelenekçi düşünce yapısına sahip alt sınıf bireylerin içinde bulunduğu sefaleti ve fakirliği hiçbir şekilde kabul etmeyen, toplumsal ve kurumsal yapıyı sorgulayan, kurtuluşu için yeni yolları deneyen kişilerin ulaştığı refahı yan yana getirmiştir. Bir tarafta sömürülmeyi kabul etmeyen, emeğinin karşılığının verilmediği toplum yapısına uymayı reddeden ve Yaşam Gücünün gerektirdiği şekilde daha iyi koşullara sahip olmak için mücadele eden kişilerin yüksek refah düzeyleri ve iyi yaşam şartları yansıtmıştır. Diğer tarafta ise duygusallığın, erdemli yaşamanın ve dürüstlüğün hiçbir anlamının olmadığı bir toplumsal düzen içerisinde yaşadıklarının farkında olmayan ve bu değerlere bağlı kalan kişilerin yoksulluğu ve geri kalmışlığını göstermiştir. Shaw bu karşılaştırma ile yenilikçi/akılcı düşünmenin ve yaşamanın bireyleri, refaha, başarıya ve mutluluğa götüreceğini örneklemiştir. Shaw’a göre toplumun gelişimi ve reformu da bireylerin yaşam şekli ve düşünce yapısındaki bu değişim ile gerçekleşecektir.

(Sosyal Bilimler Araştırma Dergisi, 2018/1)

Shaw’ın dile getirdiği aforizmalara örnekler;

“Ruhunu kaybetmek pahasına dünyayı kazanmaya kalkışmak açgözlülüktür.”

  • “Burjuva ahlakı, büyük ölçüde, ucuz erdemleri pahalı kötülüklerin paravanı yapan bir sistemdir.”
  • “Akıllı insan aklını kullanır, ama daha akıllı insan başkalarının da aklını kullanır.”
  • “Çok zor bir işi yapmaya soyunan ve onu çok iyi yapan kişi özsaygısını hiçbir zaman yitirmez.”
  • “Başarı, her gün sabahtan akşama kadar tekrarlanan küçük çabaların toplamıdır.”
  • “Her zaman kendin ol, kendi bildiğini oku, kendine inan; başarılı birine bakıp onun gibi olmaya kalkma.”
  • “Başarı mutluluğun anahtarı değildir. Mutluluk başarının anahtarıdır. Yaptığın işi seversen başarılı olursun.”
  • “Bilginin olmadığı yerde cehalet kendini bilimden sayar.”
  • “Değişim olmadan ilerleme mümkün değildir; kafalarını değiştirmeyen insanlar hiçbir şeyi değiştiremezler.”
  • “Önce bir günahkâr olduğuna inandırmadan kimseyi Hıristiyan yapamazsınız.”
  • “Sendikacılık sosyalizm değildir; proletaryanın kapitalizmidir.”
  • “Bir kadın bir koca buluncaya kadar geleceği konusunda kaygılıdır. Bir erkek ise ancak bir kadınla evlendikten sonra geleceği konusunda kaygılanmaya başlar.”
  • “Gelecek sizi asla kaygılandırmasın. Mecbur kalırsanız, bugünün size şimdiye kadar donattığı aynı akıl silahlarıyla karşılayacaksınız geleceği.”
  • “Mantıklı insan kendini dünyaya uydurur, mantıksız insan ise dünyayı kendine uydurmaya çalışır. O yüzden her türlü ilerleme mantıksız insana bağlıdır.”
  • “Kimsenin inanmayacağı bir tek şey varsa o da gerçektir.”
  • “Yürüdüğün yolda karşına hiçbir engel çıkmıyorsa o yol seni hiçbir yere götürmez.”
  • “Güçlü bir insana hayranlık duymak ile o güçlü insanın hükmü altında yaşamak aynı şey değildir.”
  • “Havada kuşlar gibi uçmayı öğrendik, suda balıklar gibi yüzmeyi öğrendik; bir eksiğimiz kaldı: Bu dünyada insan gibi yaşamayı öğrenmek.”
  • “İktidar insanları yozlaştırmaz; ama aptallar başa geçtiklerinde iktidarı yozlaştırırlar.”
  • “Bağlanmaya değer hiçbir inanç, kuşkuya yer bırakmamalıdır.”
  • “Biz hepimiz insanız, bunu unutuyoruz. İnsanlar, barıştan iyi niyetten ve herkesin herkesi sevmesinden hoşlanmazlar. Hoşlandıklarını sansalar da aslında hoşlanmazlar, çünkü bu yaratılışlarında yoktur. İnsanlar yiyip içmeye, sevip nefret etmeye bayılırlar. Gösteriş yapmayı, ne bulurlarsa kapmayı, hakları uğrunda savaşmayı ve fırsatını buldular mı herkese buyurganlık taslamayı çok severler.”
  • “Sizi iki şey tanımlar: Hiçbir şeyiniz yokken gösterdiğiniz sabır ve her şeyiniz varken gösterdiğiniz davranış.”
  • “İhtiyaçlarımız pek azdır, ama isteklerimizin sonu yoktur.”
  • “İnsanlar kusursuz gerçek, sevgi ve güzelliği yalnızca kitaplarda görmüşlerdir.”
  • “Kitap çocuk gibidir; dünyaya getirmek kolaydır, ama dünyaya geldikten sonra kontrol altına almak zordur.”
  • “Dünyanın bütün sorunu, ahmakların ve bağnazların her konuda kendilerinden çok emin olmaları, akıllı insanların ise kuşku dolu olmalarıdır.”
  • “Hayatta mutluluk ufacık şeylerden oluşur. Küçük bir iyilik bir gülümseyiş, bir iyi dilek. Mutlu olanlar aslında bu ufacık şeylerden keyif alanlardır.”
  • “Mülkiyet, örgütlenmiş soygunculuktur.”
  • Toplum mülkiyeti yok etmezse mülkiyetin toplumu yok edeceğini kanıtlarıyla ortaya koymak hiç de zor olmasa gerek.”
  • “Bütün otobiyografiler yalan söyler. Bilinçsizce, farkında olmadan söylenmiş yalanlardan söz etmiyorum; bile bile söylenmiş yalanlar demek istiyorum.”
  • “Özgürlük sorumluluk demektir. O yüzden, çoğu insan özgürlükten hoşlanmaz.”
  • “Kendinizi sevdiklerinize feda etmekle başlarsanız, sonunda kendinizi feda ettiklerinizden nefret edersiniz.”
  • “Para söz konusu oldu mu, herkesin dini bir olur.”
  • “Bir şey bilmiyor, ama her şeyi bildiğini sanıyor. Bu adam olsa olsa politikacı olur.”
  • “Savaş kimin haklı olduğuna değil, geriye kimin kalacağına karar verir.”
  • “İlkel insan taştan tahtadan tanrılar önünde eğilir, uygar insan ise etten kemikten tanrılar önünde.”
  • “Tanrısı gökyüzünde olan insandan korkun.”
  • “Tanrı büyük orduların tarafındadır.”
  • “Tarih, efendim, her zamanki gibi yalan söyleyecektir.”
  • “Toplumsal sorunlarla vaktini boşa harcama. Yoksulların sorunu yoksulluktur, zenginlerin sorunu ise işe yaramazlık.”
  • “Uygarlık, toplumların çürük malzemeyle oluşturulmasından doğan bir hastalıktır.”
  • “Napolyon ve diğer büyük adamlar imparatorluklar yarattılar, ama adlarını birazdan sayacağım sekiz insan evrenler yarattılar, hem de ellerini insan kardeşlerinin kanına bulamadan. 2500 yıl geriye gidip saymaya başladığımda kaç kişi çıkar? İki elimin parmaklarıyla sayıyorum. Pythargoras, Batlamyus, Kepler, Kopernik, Aristoteles, Galileo, Newton, Einstein… İki parmağım halen boş.
  • “Yayımlamak için yazmıyorsanız, yazmanın bir anlamı yoktur.”

   Cengiz Emik

Ankara, Şubat 2024

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir