Aforizma, niteliğiyle kıymetlenen ve yalnızca ufak dozlarda alındığında keyif veren değerli bir taş gibidir.
Gençlik dönemi eserlerinden olgunluk dönemine değin yazını süreğen bir iç yolculuk çizgisinde ilerlene Herman Hesse’nin kitaplarından ve yazılarından derlenmiş; politika, toplum ve birey, kültür, inanç, bilgi ve bilinç, kitaplar, gerçeklik ve hayal gücü, sanat, mizah, mutluluk, ölüm, gençlik ve yaşlılık temalarına açın “özlü düşünceler”inin bir araya getiriliği aforizmalarda “İnsan” Herman Hesse’nin kaleminden nadir edebiyat eserinde görülebilecek sadelikte, oyundan ve yapmacıklıktan, hokkabazlıktan uzan, kalpten düşüncelerini bulacaktır.
Politika
Dünyamız için, barış için tehdit oluşturanlar, savaşı isteyenlerdir. Savaşı hazırlayanlar ve gelecekteki bir barışa ilişkin belirsiz sözverilerde bulunarak ya da dışarıdan gelecek saldırılarla gözlerimizi korkutarak bizleri de planlarına ortak etmeye çalışanlardır.
***
Gönülden vatansever biriyim, ama daha önce insanım; bu ikisinin bağdaşmadığı yerde oyum her vakit insandan yanadır.
***
İlkel insan korktuğu şeyden nefret eder, ona karşı hınç besler. Uygar ve aydın insan da ruhunun kimi katmanlarında ilkel insana benzer. Dolayısıyla değişik ulusların ve ırkların başka ulus ve ırklara karşı duydukları kin ve nefret onlardan üstün ve güçlü sayılmalarıdan değil, güvensizlik ve güçsüzlüklerinden kaynaklanır.
***
Politikacıların haklı çıktığı bir zaman yaşandı mı hiç? Holderlin’in bir şiirinin iktidar sahiplerinin tüm bilgeliğinden daha değerli olduğu görülmedi mi?
***
Savaşları karıncalar da yapar, devletleri arılar da kurar, derleyip devşirerek zenginliklere ulaşmayı dağ fareleri de başarır.
***
Savaşın dışarıdan gelmediğini, sizin kendiniz tarafından istenip kotarıldığını anladığınız zaman, başıra giden yol açılır önünüzde.
***
Toplum ve Birey
Cesaret ve karakter sahibi insanlara, ötekiler her zaman tekin sayılmayan kimseler gözüyle bakar.
***
Kendi adına en ufak bir ahlak yasasını çiğnemekten kaçınan insan, içinde yaşadığı toplum ve vatan söz konusu oldu mu, her şeyi yapmakta, en yasak, en korkunç eylemlere bile kalkışmakta özgür hisseder kendini. Başka zaman kötü diye bilinen tüm içgüdüsel davranışlar bu durumda görev ve kahramanlığa dönüşür.
***
İnsan yeryüzünde hükümranlığı ele geçirmişse de iyi bir hükümdar olduğu söylenemez. Ne var ki, uyanık ve iyi niyetli kişilerin yine üzerlerine düşeni yapmaları, ama bunu öğretilerle ve vaazlarla değil, kendi çevrelerinde anlamlı bir yaşamı sürdürerek başarmaları gerekir.
***
Yaşamım boyunca bireyin ve kişiliğin savunuculuğunu yaptım. Bireye hizmet eden müşterek hukukun olduğuna inanıyorum. Yasalar ve çözümler bireyler için olmanın tersine, çoğunluklar, sürüler, halklar ve topluluklar içindir. Gerçek kişilik sahiplerinin yeryüzündeki işleri zordur ama güzeldir. Öte yandan sürünün koruyuculuğundan yararlanmasalar da kendi hayal güçlerinin keyfini çıkarırlar.
Kilise ve Din
Her din yaklaşık diğeri kadar iyidir. Hiçbir din yoktur ki, kendisine inananlara bilgelik olanağı sağlamasın. Yine hiçbir din yoktur ki, mensupları tarafından alabildiğince aptalca bir puta taparlığın konusu yapılmasın. Ne var ki, dinlerde insanlığın hemen tüm bilgisi bir araya toplanmıştır. Özellikle mitolojilerde söz konusudur bu. Saf değil de bir başka gözle bakmamız durumunda her mitoloji “sahte”dir. Her biri dünyanın kalbini açacak bir anahtardır. Her biri, ben’i bir put yapıp tapmalarından gerçek bir ibadete insanı çekip götüren yollar içerir.
***
Vicdanımız yüce bir organdır. Ama her zaman tanrının sesi olduğu konusunda kuşkum var. Bu yüce organ karşısında bir başka organın, katıksız yaşam içgüdüsünün yer alışı bizim için bir mutluluktur.
***
Gerek mistik yaşam, gerek toplumun dinsel yaşantısı tipik, genel, tümüyle kişisellik üstü bir yaşantıysa da, bütün derinliğiyle ancak bireyler, ileri düzeyde gelişmiş kişiler ve dâhiler tarafından yaşanabilir.
***
Bilgi ve Bilinç
Bilmek eylemdir, bilmek yaşantıdır. Bir yerde durmaz, duruşu bir anlıktır.
***
Bilgi başkalarına iletilebilir, bilgelikse hayır. Bilgelip aranıp bulunabilir, yaşanabilir, bilgelikle dolabilir insanın içi, bilgelik insanı taşıyabilir ama dile getirilemez, öğretilemez.
***
Bütün bilgi ve bilgimizdeki bütün çoğalma bir bitim noktasıyla değil, bir soru işareti ile sonlanır. Bilgide bir artış, yöneltilecek sorularda bir artış anlamı taşır, her sorunun yerini yöneltilen yeni sorular alır sürekli.
***
Okuma ve Kitaplar Üzerine
Okuduğumuz her kitap içimizdeki pusulanın ibresini kendi tarafına çeker. Yabancı bir beyin dünyaya ne kadar değişik noktalardan bakabileceğini bize gösterir. Pusuladaki devinim ağır ağır yavaşlayıp sona erer. İbre her birimizin doğasına özgü yöne dönüp gelir yeniden.
***
Kanımca edebiyat yapıtları pişirilip kotarılmış hazır yemek olarak geçmişten devralınamaz. Onların adım adım yendine yeniden keşfedilmeleri, ele geçirilmeleri gerekir. Eski kitapları okumalı, ama kitaplar üzerindeki yargıları okuyanların kendileri vermelidir.
***
Bir kitap okumak, iyi bir okur için tanımadığı birinin doğasını, karekterini, görüş ve düşünce tarzını bilip öğrenmek, onu anlamaya çalışmak, hatta belki onu kendine dost edinmektir.
***
Mutluluk
“Mutluluk” özlemi, belki de bir misyonu yerine getirmekle yükümlü kalmışların asla ayırıcı bir özelliği değildir. Belki her insan, aynı derece bilinçli olmasa bile, bir basamak altında ya da bir basamak üstündeki kimsenin mutluluğunu kıskanır. Belki her yaşam bir ötekine gıpta eder ve her yaşama kendi yazıgısı bir başka yaşamdakinden çetin görünür.
***
Benim mutluluğum düşlerin mutluluğu gibi aynı gizden oluşuyor. Akla gelebilecek her şeyi aynı anda yaşama özgürlüğünden. Oyun oynar gibi dışın yerine içi, için yerine dışı geçirme. Zaman ve mekânı tiyatro kulisleri gibi itip uzaklaştırma özgürlüğünden oluşuyordu.
***
Mutluluğu yaşamak her şeyden önce zamandan, dolayısıyla gerek korku, gerek umuttan bağımsızlığı gerektirir.
Sevgi Üzerine
Sevgi bütün çağlara özgü yaşam bilgeliğinin tuhaf, ama basit bir gizidir. Ne denli küçük olursa olsun bencillikten uzak bir özveri, bir paylaşım, bir sevgi bizi zenginleştirir. Servet ve güç edinmeye yönelik her türlü çaba ise bizdeki dinamizmi yağmalar, yoksullaştırır bizi. Hintliler, ardından bilge Yunanlılar, ardından İsa, o gün bugün de binlerce bilge ve yazar bunu bilmiş ve bilmeyenlere öğretmeye çalışmıştır. Öyle bilge ve yazarlar ki yaşadıkları dönemdeki develetler ve hükümdarlar kayıplara karışmış, ortadan silinip gitmişken kendi eserleri zamana dayatmış ve ayakta kalmıştır. Siz ister İsa’nın safında yer alın, ister Platon’un, ister Schiller’in, ister Spinoza’nın tarafını tutun, ne güç ne kudretin, ne servetin ne de bilginin insanı mutluluğa kavuşturduğunu, insanı yalnızca sevgini mutlu kılacağı hepsinde de en bilgelik olarak karşımıza çıkmaktadır.
***
Sevgi karşı taraftan ne ricada, ne de bir istekte bulunur. Sevgi kendi içinde bir kesinliğe ulaşmak zorundadır. Böyle oldu mu kendisi çekilmeyen, kendisi çekip sürükleyen bir nitelik kazanır.
***
Gerçeklik ve Hayal Gücü
Çocuklar açık fikirlidir. Aralarındaki çelişki büyüklerin kafalarında en zorlu çatışmalara yol açacak nesneleri hayal güçlerinin büyüsüyle ruhlarında yan yana barındırmanın üstesinden gelirler.
***
Trajediler asla önlenemez. Çünkü bunlar talihsizlik ya da kör talih değil, karşı dünyaların çarpışmasıdır.
***
Eğilimlerimiz, yüzlerine dünya görüşü maskesini geçirme konusunda şaşılacak bir yetenekle donatılmıştır.
Ankara, Ocak 2023
Cengiz Emik