Yarının Tarihi (Stefan Zweig)

Hayallerini gerçeklestir

Yarının Tarihi (Stefan Zweig)

Avusturya ve dünya edebiyatının önde gelen yazarlarından Stefan Zweig hakkında Laurent Seksık şöyle diyor; “Zweig, Brezilya’ya gitse de, geride bıraktığı, yıkılmakta olan bir dünyayı içinde taşıyordu. Bazen, aralık kalan pencereden esen ılık rüzgâra kapılıp geçip giden yılları unuttuğu oluyordu. Utanç duygusunun bir huzur hissiyle aynı anda benliğini kapladığı zamanlar, bir umut ışığı olarak Lotte’ye bakıyordu. Buralara aşinaydı sanki… İnsana yaşadıklarını unutturacak bir yer. Ama bir gazete haberi bile yakıp geçiyordu içini.”

Zweig, Almanya’da Nazi egemenliğinin başladığı, özgür düşüncenin, mantığının sesinin artık kan ve ateşle susturulmaya başlandığı bir dönemde zorbalığın karşısında düşünceyi, kitle çılgınlıklarının karşısında bireyin insan olarak kutsallığını ve dokunulmazlığını son bir kez savunmayı denemiştir. Babil kulesini yapmış olan insanlar, zaman içerisinde birbirlerini anlamaz, birbirlerine öfkelenir olmuşlar, tuğlalarını, malalarını biryana bırakıp kavgaya tutuşmuşlar, ardından ortak yapıtlarını ortada bırakıp dağılmışlardır; her biri kendi evine kendi köyüne dönmüş, yalnızca kendi yurduna ve toprağına bakar, yalnızca kendi ülkesini ve kendi dilini sever olmuştur. Babil Kulesi ise öylece kalmış yıkılıp gitmiştir.

Tarih, yalnızca savaşların tarihi diye anlatıldığında ortaya çıkan nedir? Olağanüstü karamsar ve olağanüstü cesaret kırıcı bir görünüm. Çünkü savaşlardan ve zaferlerden oluşma bu tarihin sonuç olarak gösterdiği nedir? Mutlak bir anlamsızlık, sıkıcı bir yineleme o kadar. Oysaki tarih yalnızca ulusal tarih ve savaşların niteliğinde olan tarihten farklı olarak, kültürel açıdan varılmış doruklardan görünen manzara açısından ve bundan sonraki yükselişler ve bilimsel gelişmeler göz önünde tutularak yazılmalıdır.

Zweig kitabında Balzac, Tolstoy, Marcel Proust, Paul Verlaine, Artur Rimbaud’un hayatlarından ve eserlerinden kesitler vermektedir. Zweig’in son kitabı Balzac Biyografisi’dir. Bu kitabın son bölümünü tamamlayamadan ikinci eşi Lotte ile birlikte zehir içerek intihar etmiştir. Balzac Biyografisi’nin son bölümünü arkadaşı tamamlayarak yayınlamıştır. Yarının Tarihi’nde Zweig, Tolstoy’un mülkiyet, devlet ve İncil üzerine görüşleri ile Tolstoy’un yazın hayatına geri dönmesinde etkili olan Turgenyev’in mektubunu detaylı olarak anlatmaktadır. Nasıl ki Spinoza görüşlerinden dolayı Yahudi Cemaatinden atılmışsa, Tolstoy’da İncil hakkındaki görüşlerinden dolayı Rus Ortodoks Kilisesi tarafından aforoz edilmiştir.

Zweig, Balzac hakkında; yaşama karşı hep açlık duyan, iktidar isteği yüzünden neredeyse kafası karışmış insan, ancak yaşamın ötesinde kendine özgü dünyalar yaratarak, kendi yaratısının dünyasında mutluluğu ve mutsuzluğu düşünebilecek bütün korkunç sarsıntılarıyla yaşayarak kendi yaşamına bir anlam kazandırabilmiş tutkularını doyurabilmenin yanında eşsiz bir yazar olduğunu zaten Üç Büyük Usta kitabında da anlatmaktadır.

Yarının tarihi, savaşların değil, barışın, kültürün, sanatın, sporun, bilimin etkin olduğu tarih olması dileklerimle.

                                                                                          Cengiz Emik

                                                                                     Ankara, Mayıs 2021

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir