Hotel Rwanda filmi, 1994 yılında Ruanda’da yaşanan insanlık trajedisinden bir kesit vermektedir. Yüz gün içerinde yaklaşık iki milyona yakın insanın vahşice öldürüldüğü ve insanlık tarihindeki kara lekelerden biri olarak kalacak bir trajedi. 1890 yılından Birinci Dünya Savaşının sonuna kadar Alman sömürgesi olarak kalan Ruanda, savaş sonrasında Belçika tarafından işgal edilmiştir. Belçika ülkedeki etnik unsurları birbirine düşman ederek ülke idaresini elinde tutmayı amaçlayan politilar izlemiştir. Bu dönemde havyancılıkla uğraşan ve Tutsiler ile tarımla uğraşan Hutuları birbirine düşman etmek için kimlik kartlarında Tutsi ve Hutu ibarelerine yer verilmiştir. Belçika Tutsilerderden yana tavır takınarak Hutuların okullara alınmaması ve devlet kademelerinde yer verilmemesi politikası, 1962 yılında Ruanda’nın bağımsızlığını kazanmasından sonra değişmiş ve Belçika bu kez Hutuları destekleyen politikalar izlemeye başlamıştır. Hutu milliyetçiliğine dayanan dönemde Tutsilere karşı işlenen suçların cezalandırılmaması ülkede tam bir kaos ortamı yaratmıştır. Yüzbinlerce Tutsi komşu ülkelere kaçmak zorunda kalmıştır. Nisan 1994 yılında Başkan Juvenal Habyarimana’nın uçağının düşürülmesi sonucu ölmesi ülkede yüz gün sürecek katlimanın başlangıcı olmuştur. Hutuların gerçekleştirdiği katliamın asıl müsebbiblerinin uzun yıllar ülkedeki iki etnik unsuru birbirine düşman eden Belçika ve 1990’lardan itibaren Belçika’nın konunu alan Fransa ve Birleşmiş Milletlerdir. Bu katliam süresince Fransa, ABD ve Birleşmiş Milletler herhangi bir müdahalede bulunmamış sadece kendilerinin konuşlandığı askeri birlikleri korumakla yetinmişlerdir. Olaylardan iki yıl sonra Clinton Ruanda’ya giderek timsah gözyaşları dökmüştür. 2021 Mayıs ayında Fransa, Ruanda’da yaşanan soykırımındaki sorumluluğunu kabul etmiştir. Ruanda’daki İsviçre Kalkınma ve İşbirliği teşkilatında görevli Lukas Bärfuss, Yüz Gün romanında daha çok bu suç ortaklığını işliyor. Teşkilat mensuplarının mevcut iktidarla aralarını iyi tutmaya çalışarak etliye sütlüye karışmadan sürdürülen faaliyetlerin rutinliği karşısında uğradığı hayal kırıklığı sonucunda Teşkilatı ve kendi işlevini sorgulamaya başlar. Katliam öncesinde Hutu sevgilisi Agathe’ye uluşma umuduyla yabancıların tahliye edildiği uçağa binmez ve yaşanan vahşetin hem tanığı hemde suç ortağı olur.
Cengiz Emik, Ankara, Haziran 2021