“Romalıların kölesi büyük filozof Epiktetos, yaşamını mutluluk ve sakinlik yolunda harcamıştır. Yetkinleşmek yerine gelişmeyi vurgular ve günden güne geliştiren erdemli bir yaşamı savunmuştur.”
Mutluluk ve özgürlük, bir tek ilkenin açık seçik anlaşılmasıyla başlar. Bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazılarını edemeyiz. Ancak siz bu temel kuralla yüzleştikten, neyi kontrol edebileceğinizi ve neyi edemeyeceğinizi öğrendikten sonra, içsel sakinliğe ve dışsal etkinliğe ulaşabilirsiniz. Kontrol edeceğimiz şeyler, zanlarımız, şiddetli arzularımız, isteklerimiz ve bizi tiksindiren şeylerdir. Bunlar bizi doğrudan ilgilendirir ve etki alanımız tarafından yönetilirler. İçsel yaşamımız ve karakterimizle ilgili seçimleri her zaman kendimiz yaparız.
Dikkatinizi gerçekten sizi ilgilendiren şeylere odaklayın ve başkalarının işlerinin, sizi hiç ilgilendirmediği konusunda açık bir görüşe sahip olun. Eğer bunu uygularsanız baskı altına girmezsiniz ve kimse sizi etkilemez ve kararlarınızı değiştiremez. Gerçekten özgür ve etkin olursunuz. Neyin gerçekten sizi ilgilendirdiğini bilir ve bu bilinçle düzenli bir şekilde hareket ederseniz, iradeniz dışında hiçbir şey yaptırılamaz hale gelirsiniz. Ötekiler sizi incitemez, düşmanlıklara çekilemezsiniz ve acı çekmezsiniz. Eğer amacınız bu ilkelerle yaşamaksa bunun kolay olmadığını aklınızda tutun. Bazı şeylerden tümüyle vazgeçmelisiniz ve şimdilik bazılarından vazgeçmeyi sonraki bir zamana bırakmalısınız. Mutluluk ve özgürlüğe erişmek istiyorsanız, zenginlik ve güç peşinde koşmaktan vazgeçmelisiniz.
Arzularımız ve nefretlerimiz kurnaz yöneticilerdir. Kendilerinden hoşlanmanızı isterler. Arzu bize koşmamızı ve ne istiyorsak almamızı söylerken, nefret bizi tiksindiren şeylerden sakınmamız için ısrar eder. Eğer sizin doğal iyi halinize karşıt olan ve sizin kontrol alanınız için olan istenmeyen şeylerden sakınırsanız, gerçekten istemediğiniz hiçbir şeyi üstünüze çekmezsiniz. Bununla birlikte, eğer hastalık, ölüm ya da talihsizlik gibi genel ve kaçınılmaz olan şeylerden sakınmaya çabalarsanız, bunlar üzerinde gerçek bir kontrolünüz olmadığından, kendiniz ve çevreniz için acı üretirsiniz. Arzu ve nefret ne kadar güçlü olsalar da yalnızca birer alışkanlık biçimidirler. Kendimizi, bu alışkanlıklardan korumak için eğitebilirsiniz. Kendi kontrolünüz altında olmayan şeylerden nefret etme alışkanlığınızı dizginleyin. Onun yerine, güç alanınız içinde olan ve sizin için iyi olmayan şeylerle mücadele etmek üzerine odaklanın. Arzularınızı dizginlemek için elinizden geleni yapın. Çünkü, eğer kontrolünüz altında olmayan bir şeyi arzu ederseniz, bunu kesinlikle düş kırıklığı izleyecektir.
Kendi kurallarınızı oluşturmaya çaba göstermeyin. Büyük ve genel, küçük ve yerel her konuda, doğa kanunlarıyla uyumlu bir şekilde kendinize yol gösterin. Sizin en yüksek idealiniz, iradenizi doğa ile uyumlu hale getirmek olmalıdır. Olayların kendileri bizi incitemez ve engelleyemez. Diğer insanlar da bizi incitemez ve engelleyemez. Bize sorun yaratan tutumlarımız ve tepkilerimizdir. Bu nedenle, ölüm bile kendi içinde ve dışında büyük bir ilgi gerektirmez. Korkunç olan, bizim ölümle ilgili kanılarımız, ölüm fikrimizdir. Ölümden ya da acıdan endişelenmeyin; bunlardan korkmaktan endişelenin.
İnsanın doğası, iyi şeyleri yapmak, işbirliği yapmak ve başkalarının iyiliğini istemektir. Başkalarının size hayran olmasını bağımlı olmayın. Bunda hiçbir güç yoktur. Kişisel erdeminiz dış kaynaktan çıkartılamaz. Kişisel erdeminiz arkadaşlarınızda bulunmaz. Başkalarının size gösterdiği saygı da bulunmaz. İnsanlar, sizi sevenler bile, sizin fikirlerinizle uyuşmazlar, sizi anlamazlar ya da sizin coşkunuzu paylaşmazlar. Bu bir yaşam olgusudur. Artık büyüyün! Başkalarının sizinle ilgili düşündüklerinden size ne! Eğlenmek için yaptığınız şeylerin gerçek amaçlarınızı yok etmesine izin vermeyin. Önemsiz ve değersiz şeyler tarafından dikkatin dağılması ve başka yöne çekilmesi dünyadaki en kolay şeydir. Her olayda elinizden geleni yapmalı ve geri kalan şeyler için soğukkanlı olmalıyız. Olayların sizin isteklerineze uygun bir şekilde oluşmalarını beklemeyin. Onları gerçekten oldukları gibi kabul edin. Bu yolla huzur sizin için olanaklı olacaktır. Yaşam içinde karşılaştığınız her zorluk bize içe dönmek ve kendi içsel kaynaklarımızı anımsamak için fırsat sunar. Yakınmadan, sabırla katlandığımız denenmeler bize kendi güçlerimizi tanımamız için sınılmuş birer fırsattır. Daha iyi bir yaşamın en emin işareti huzurdur. Ahlaki gelişim, insanın içindeki heyacan ve heyecan ve sıkıtı durumundan özgürleşmesiyle gerçekleşir. Daha iyi bir yaşam arayışındaysanız, bencil düşünme kalıplarından sakınmalısınız. Üzüntü ve korku ile engellenmemiş bir yaşam sürerek açlıktan ölmük, endişe, korku, şüphe ve dizginlenemeyen tutkularla birlikte yaşanan zengin bir yaşamda çok daha iyidir.
Kendi yaşamınızı, nezaketle davranmanız gereken bir ziyafet olarak düşünün. Servis tabağı size geldiğinde, elinizi uzatın ve ölçülü miktarda yiyeceği tabağınıza alın. Eğer gelmemişse sabırla sıranızı bekleyin. Aynı ölçülü ve tatminkâr tutumu çocuklarınıza, eşinize ve iş arkadaşlarınıza da gösterin. Telaşlanmaya, düşmanlığa, öfkeye gerek yok. Zamanı geldiğinde kendi doğru payınızı alacaksınız. Bizler bir tiyatro oyunundaki aktörlere benzeriz. Bize verilen rolü kontrol edemeyiz. İşimiz, rolümüzü en iyi şekilde oynamak ve rolümüzden şikayet etmekten kaçınmaktır. Kendinizi hangi sahnede veya hangi koşullar altında bulursanız bulun, mükemmel bir performans sergileyin. Neyi düşünürseniz, o olursunuz. Olan olaylara boş ve batıl inançların etkiside kalarak, güçler aslı olmayan anlamlar yüklemekten sakının. Yaşamdaki en değerli amaç özgürlüktür. Bu özgürlük, kendi kontrol alanımızın dışındaki şeylere aldırmayarak, onları önemsemeyerek kazanılır. Eğer zihinlerimiz korku ve tutkuyla doğlu kederli bir kazan gibiyse, hafif ve ışıklı bir kalbe sahip olmalıyız. Zihninizi kimseye teslim etmeyin. Ona hazineniz gibi davranın ve amacınıza odaklanın. Tutkular nefsin hastalıklarıdır. Bedenimiz gibi nefsiniz de hastalanabilir. Nefsin hastalıkları zayıflıklardar.
Cengiz EMİK
Ankara, Mayıs 2023